Harita Kadastro Jeodezi Fotogrametri Geomatik Mühendisliği Faydalı Linkler

Yazar Unknown 7 Eylül 2013 Cumartesi 0 yorum
Harita mühendisliği, yeryüzünün tamamının veya bir parçasının çeşitli tekniklerle (uydulardan konum belirleme, uydu görüntüleri vb.) metrik anlamda ölçülmesi ve elde edilen mekansal verilerin bilgisayar ortamında değerlendirilerek harita ve planlar şeklinde ifade ve tasvir edilmesi; ayrıca konuma bağlı her türlü ölçüm, hesaplama, analiz ve görselleştirme çalışmaları ile ilgilenen mühendislik dalıdır. Harita Mühendisliği, teknolojik gelişmelere açık, çağdaş teknolojiyi en iyi uygulayan mühendislik dallarından biridir. Harita ve Kadastro Mühendisliği, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği ve Geomatik Mühendisliği, bu meslek alanını tanımlamada kullanılan diğer isimlerdir.

HARİTA DERGİSİ
http://www.hgk.msb.gov.tr/dergi/dergi.asp

http://itudergi.itu.edu.tr/

http://www.journalofmaps.com/


http://www.hkmo.org.tr/yayinlar/dergi_listele.php?dergi=2

Harita Teknolojileri Elektronik Dergisi, 
http://www.teknolojikarastirmalar.com/frmDergiler.aspx?IDDergi=6

XYZ Dergi Harita,
http://www.xyzdergi.com/

Devamını Oku...

Spining

Yazar Unknown 23 Nisan 2013 Salı 0 yorum

Yerinde sabit olan bisiklete binerek, aerobik bir çalışma gerçekleştirmenizde işe yarayan, oldukça sağlam şekilde kalori yakmanızda rol oynayan bir egzersizdir diyebiliriz. Bacak kaslarında büyük etkiler yaratır ve müzik eşliğinde çalışmanızda da olanak tanır.
Bu egzersiz sayesinde kısa sürede yağ yakımını maksimum dereceye çıkartabileceksiniz ve yoğun çalışma derecesinden dolayı dolaşım sisteminde güçlenme sağlar. Özel bir yetenek istemeyen bu egzersizi herkes yapabilir.





ve buda su altı spining



Devamını Oku...

Çamaşır makinanız çamaşırları temizlemiyor mu?

Yazar Unknown 0 yorum

AEG
Altus
Arçelik
Beko
Bosch
Candy
Daewoo
Electrolux
Esco
Franke
Gorenje
Grundig
Hoover
Hotpoint-Ariston
Indesit
LG
Midea
Panasonic
Profilo
Regal
Samsung
Siemens
Teka
Vestel
Whirlpool
Zanussi

Hangisi olursa olsun fark etmez




Devamını Oku...

Sesli Hikayeler

Yazar Unknown 24 Mart 2013 Pazar 0 yorum

 Milli Eğitim Bakanlığı'nın Yüz Temel Eser çalışmasının sonuçları gayet başarı olduğunu söyleyebilirim. Umarım devamınıda getirirler.



TÜRKÇE SESLİ ROMANLAR
- Açlık / Knut HAMSUN
- Akdeniz / Panait ISTRATI

- Ayaşlı İle Kiracıları / Memduh Şevket ESENDAL
- Babalar ve Oğullar / İvan Sergeyeviç TURGENYEV
- Beyaz Diş / Jack LONDON
- Beyaz Gemi / Cengiz AYTMATOV
- Bir Bilim Adamının Romanı / Oğuz ATAY
- Cemo / Kemal BİLBAŞAR
- Çalıkuşu / Reşat Nuri GÜNTEKİN
- Çanlar Kimin İçin Çalıyor / Ernest HEMINGWAY
- Derviş ve Ölüm / Meşa SELİMOVİÇ
- Dokuzuncu Hariciye Koğuşu / Peyami SAFA
- Don Kişot / Cervantes
- Drina Köprüsü / İvo ANDRİÇ
- Drina'da Son Gün / Faik BAYSAL
- Esir Şehrin İnsanları / Kemal TAHİR
- Eskici ve Oğulları / Orhan KEMAL
- Fareler ve İnsanlar / John STEINBECK
- Fatih Harbiye / Peyami SAFA
- Faust / Goethe
- Gora / Rabindranath TAGORE
- Gün Olur Asra Bedel / Cengiz AYMATOV
- Halikarnas Balıkçısı / Aganta Burina BURİNATA
- İbrahim Efendi Konağı / Semiha AYVERDİ
- İki Şehrin Hikâyesi / Charles DICKENS
- Kalpaklılar / Samim KOCAGÖZ
- Kaplumbağalar / Fakir BAYKURT
- Karartma Geceleri / Rıfat ILGAZ

- Kayıp Aranıyor / Sait Faik ABASIYANIK
- Kiralık Konak / Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU
- Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç / H. Rahmi GÜRPINAR
- Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin ALİ
- Küçük Ağa / Tarık BUĞRA
- Madame Bovary / Gustave FLAUBERT
- Mai ve Siyah / Halit Ziya UŞAKLIGİL
- Mor Salkımlı Ev / Halide Edip ADIVAR
- Onlar da İnsandı / Cengiz DAĞCI
- Ölü Canlar / Nikolay Vasilyeviç GOGOL
- Robinson Crusoe / Daniel DEFOE
- Sahnenin Dışındakiler / Ahmet Hamdi TANPINAR
- Savaş ve Barış / Tolstoy
- Sefiller / Victor HUGO
- Sergüzeşt / Sami Paşazade SEZAİ
- Ses ve Öfke / William FAULKNER
- Sinekli Bakkal / Halide Edip ADIVAR
- Sokakta / Bahattin ÖZKİŞİ
- Suç ve Ceza / Dostoyevski
- Tütün Zamanı / Necati CUMALI
- Vadideki Zambak / Balzac
- Yaban / Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU
- Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz / Aziz NESİN
- Yedinci Gün / Orhan HANÇERLİOĞLU
- Yılkı Atı / Abbas SAYAR 



TÜRKÇE SESLİ DENEMELER

-Beş Şehir /Ahmet Hamdi TANPINAR
-Bize Göre /Ahmet HAŞİM

-Boğaziçi Mehtapları /Abdulhak Şinasi HİSAR

-Boğaziçi Şıngır Mıngır /Salah BİRSEL

-Bu Ülke /Cemil MERİÇ

-Devlet /Eflatun

-Diyorlar ki /Ruşen Eşref ÜNAYDIN

-Eğil Dağlar /Yahya Kemal BEYATLI

-Gençlerle Başbaşa /Prof.Dr. Ali Fuat BAŞGİL

-Sokratesin Savunması /Eflatun

-Şehir Mektupları /Ahmet RASİM

-Türkçenin Sırları /Nihat Sami BANARLI


TÜRKÇE SESLİ HİKAYELER
-Çağlayanlar /Ahmet Hikmet MÜFTÜOĞLU
-Dede Korkut Hikâyeleri /Seyit Kemal KARAALİOĞLU

-Gazoz Ağacı /Sabahattin Kudret AKSAL

-Gurbet Hikâyeleri /Refik Halid KARAY

-Gülistan /Sâdi

-Hikâyelerden Seçmeler /Ömer SEYFETTİN

-Hikâyelerden Seçmeler /Haldun TANER

-Hikâyelerinden Seçmeler /Sait Faik ABASIYANIK

-Kelile ve Dimne /Beydeba

-Kerem İle Aslı

-Memleket Hikâyeleri /Refik Halit KARAY




Kaynak: http://yuzeser.meb.gov.tr/ içeriğinden yararlanırak hazrılanmıştır.

http://meb.gov.tr/

Devamını Oku...

Game of Thrones

Yazar Unknown 0 yorum


Replikler:


+ Onlara bunu yapan her neyse bize de aynısını yapabilir. Çocukları bile öldürmüşler.
- Çocuk olmamamız iyi bir şey o hâlde.

+Babam hergün yatağa korkuyla girip korkuyla çıktığını söylerdi.

-Korkan biri nasıl cesur olabilir ki?

+Bir insan sadece o zaman cesur olabilir.

Güneye kaçmak istiyorsan kaç. Ama kaçarsan kelleni uçururlar. Tabii önce ben seni yakalamazsam.

- Deli bir adam görmek istediğini görür. Kralın Sağ Kolu sen olmalısın.
+ O onura sahip olmasam da olur. Onların günleri çok uzun hayatları çok kısa oluyor.

Saçının ne kadar uzun olduğunu görüyor musun? Dothrakiler savaşta yenildiklerinde tüm dünya utançlarını görsün diye saç örmeklerini keserler. Khal Drogo şu ana dek hiç yenilmedi.


Tüm cüceler, babalarının gözünde birer piçtir.

- Kabul ettiğiniz takdirde unvanınız şerefine bir turnuva yapılacaktır. Sizinle orada karşılaşmak güzel olur. İyi bir rakip bulmak zorlaştı artık.
+ Ben turnuvalarda dövüşmem.
- Öyle mi? Bu işler için yaşınız geçti mi?
+ Turnuvalarda dövüşmem çünkü bir adamla gerçekten dövüşeceğim zaman neler yapabileceğimi bilmesini istemem.

- Sör Jorah, Dothraki dilinde nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
+ Dothraki dilinde teşekküre karşılık bir kelime yoktur.

Savaş, kız büyütmekten daha kolay.

- Muazzam bir zırh. Bir çizik bile yok.
+ Biliyorum. İnsanlar yıllardır bana sallıyor ama sürekli ıskalıyor gibiler.
- Düşmanlarını akıllıca seçmişsin o zaman.

Game of Thrones Yazarı:



Devamını Oku...

Mercedes-Benz AMG SLS

Yazar Unknown 0 yorum
Devamını Oku...

2013 Oscar awards

Yazar Unknown 0 yorum

En İyi Film: “Argo”

En İyi Kadın Oyuncu : Jennifer Lawrence, “Silver Linings Playbook”

En İyi Erkek Oyuncu : Daniel Day-Lewis, “Lincoln”

En İyi Yönetmen : Ang Lee, “Life of Pi”

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu : Anne Hathaway, “Les Miserables”

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu : Christoph Waltz, “Django Unchained”

En İyi Uyarlama Senaryo : “Argo”, Chris Terrio

En İyi Özgün Senaryo : “Django Unchained”, Quentin Tarantino

En İyi Görsel Yönetmen : Claudio Miranda “Life of Pi”

En İyi Belgesel : “Searching For Sugar Man“, Malik Bendjelloul ve Simon Chinn

En İyi Kurgu : “Argo”, William Goldenberg Yabancı Dilde En İyi Film: “Amour” (Avusturya)

En İyi Animasyon : “Brave”, Mark Andrews ve Brenda Chapman

En İyi Orjinal Müzik : “Life of Pi”, Mychael Danna

En İyi Orijinal Şarkı : “Skyfall”, Adele Adkins ve Paul Epworth

En İyi Yapım Tasarımı : “Lincoln”

En İyi Kısa Animasyon : “Paperman”, John Kahrs

En İyi Kısa Film : “Curfew”, Shawn Christensen

En İyi Kısa Metrajlı Belgesel : “Inocente”, Sean Fine ve Andrea Nix Fine

En İyi Ses Kurgusu : “Skyfall”, Per Hallberg, Karen Baker Landers ve “Zero Dark Thirty”, Paul N.J. Ottosson

En İyi Ses Miksajı : “Les Miserables”, Andy Nelson, Mark Paterson ve Simon Hayes

En İyi Kostüm Tasarımı : “Anna Karenina”, Jacqueline Durran

En İyi Makyaj ve Saç : Lisa Westcott ve Julie Dartnell, “Les Miserables”

En İyi Görsel Efekt : “Life of Pi”, Bill Westenhofer, Guillaume Rocheron, Erik-Jan De Boer ve Donald R. Elliott

Devamını Oku...

Le Louvre (Louvre Müzesi)

Yazar Unknown 0 yorum

Fransa’ nın Paris şehrinde bulunan müzede yaklaşık 300 binden fazla eser bulunuyor. Mısır, Yunan, Arap ve daha birçok medeniyete ait eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın en büyük ve adı en çok bilinen sanat müzesi olan Louvre’da, Mona Lisa‘ da dâhil Leonardo Da Vinci ve Michelangelo gibi ünlü ressamların eserlerini görebilirsiniz.



Dediğim gibi oldukça fazla eserin mevcut olduğu müze haliyle çok geniş bir alanda yer almakta. Müzenin tamamını gezmek 3 haftadan fazla sürebiliyormuş. Fakat Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesinde, sadece Fransa değil birçok medeniyete ait resimleri, heykelleri vs. incelemek ve sadece eserlerin hakkında bilgi sahibi olmak bile bu müzeyi gezmek için bir sebep.
Devamını Oku...

The Vatican Museums (Vatikan Müzeleri)

Yazar Unknown 0 yorum



Dünyanın en ünlü müzelerinden birisidir. Mısır, Etrüsk, Roma, Rönesans ve Barok eserlerinin arasında, Michelangelo, Rafaello, Caravaggio ve Canova gibi ünlü sanatçıların eserleri de bulunmaktadır.

Vatikan Müzeleri Papa Julius II (1503-1513) tarafından toplanan bir grup heykellerin bugün "Cortile Ottagono" müze kompleksi içinde yerleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Papa böylece halka saray sanat koleksiyonları açılmasını sağlayan, sanat tarihi ve kültürü hakkında bilgi veren, teşvik eden hükümdarlar arasında yer aldı.

Bugün, Vatikan Müzeleri farklı kurumlu müzeler ve papa Clement XIV (1769-1774) ve Pius VI (1775-1799) himayesinde başlayan galeriler, görüldüğü gibi karmaşıktır. Aslında, Pio-Clementine Müzesi bu iki papadan sonra, bu ilk büyük küratöryel bölümü kurmayı seçenler; Pius VII (1800-1823) önemli ölçüde Klasik Eski Eserler koleksiyonları, genişletilmiş hangi o Chiaromonti Müzesi ve "Braccio Nuovo" galeri ekledi. Ayrıca Epigrafi Koleksiyonu, taş Galeri korunmuş zenginleştirilmiş oldu.

Gregory XVI (1831-1846) Etrüsk Müzesini(1837), güney Etruria'da kazılarda keşfedilen 1828 yılında itibaren taşınan arkeolojik buluntular ile kurdu . Daha sonra kurulan Mısır Müzesi(1839), Mısırdan keşifler ile evlerden gelen antik eserlere, Vatikanda ve Museo Capitolino ve Lateran Profane Museum'da (1844) , Roma dönemi heykelleri, kabartmaları ve mozaikleri ile zaten korunan diğer parçalarla birlikte Vatikan Sarayında yer yoktu.

Lateran Profane Müzesi 1854 yılında Pius IX (1846-1878) himayesiyle Pio Hıristiyan Müzesi ilavesiyle genişletildi. Bu müzeyi antik heykeller (özellikle lahit) ve eski Hıristiyan içerikli yazıtlar oluşur. 1910 yılında, Saint Pius X (1903-1914) papalığı himayesinde İbranice özlü kurulmuştur. Müzenin bu bölümü çoğunlukla Portuense yoluyla ve Markiz Pellegrini-Quarantotti tarafından bağışlanan Roma antik İbranice mezarlıklarından 137 kitabeler bulunmaktadır. Bu son koleksiyonlar (Gregoryen Profane Müzesi, Pio Hıristiyan Müzesi ve İbranice özlü), Papa John XXIII (1958-1963), başpiskoposluğunun himayesinde ve Lateran Sarayı'ndan Vatikan içinde bugünkü binasına transfer edildi ve 1970 yılında açıldı.

Devamını Oku...

Constantinople, Constantinopoli, İSTANBUL

Yazar Unknown 0 yorum




İstanbul’un kurulduğu tarih, kesin olarak bilinmiyor. Ancak Küçükçekmece yakınlarındaki Yarımburgaz mağaralarında, Alibeyköy, Kâğıthane ve Fikirtepe de yapılan kazılar, kentin tarihinin oldukça eskilere dayandığını gösteriyor.
İstanbul’a ilk yerleşenler Traklar ve Fenikliler olmuş. Traklar, Sarayburnu’na, Fenikliler ise Kadıköy’e yerleşmişler. Denizciliğin gelişmesiyle, bir liman kenti olup sürekli gelişen İstanbul, Roma’nın bir sitesi haline gelmiştir. Asıl büyümesi ise İmparator Konstantin zamanında olmuştur, kentin nüfusu 200 bini geçmiştir.
İstanbul’un önemi arttıkça birçok devlet İstanbul’u ele geçirmek için kuşatmıştır. İlk kuşatma M.Ö. 340 yılında Makedonya Kralı Filip tarafından yapılmıştır.
İstanbul Osmanlı Devleti için çok önemliydi. Bu nedenle de Padişah Beyazıt tarafından iki kez kuşatılmış ama alınamamıştır. II. Murat da kuşatmada başarılı olamadı. Fakat II. Mehmet’in kuşatması başarılı oldu ve bu başarısından dolayı “Fatih” ünvanı verildi.

İstanbulumuzun bugüne kadar aldığı isimlerden birkaç örnek ise;
Ağrandone
Alexandre 
Aliyona 
Alma Roma 
Almus Roma 
Alyana 
Anthusa 
Antoneinia 
Antonia 
Antonina 
Antoninia 
Âsitân 
Âsitâne 
Âsitâne-i Aliyye 
Âsitâne-i Devlet 
Âsitâne-i Hümâ Âşiyâne 
Âsitâne-i Pâdişâhî 
Âsitâne-i Saadet 
Âsitâne-i Saadet-Âşiyan 
Âsitâne-i Şâh-ı Cihân 
Astanbul 
Astanbulin 
Atakent 
Augusta Antononia 
Belde-i Mahruse 
Beldetü’l-Tayyibe 
Bilâd’i-Selâse 
Bizantıyye 
Bizantion 
Bizantium 
Bozantin 
Bulin 
Buzantion 
Buzantiya 
Büzantion 
Byzans 
Byzas 
Cezâre-i Heft Cebel 
Cizant Kağak 
Constantinople 
Constantinopoli 
Cospoli 
Çakdurkan 
Çar’gorod 
Çaregrad 
Çargrad 
Çarigrad 
Çezar Kayzer 
Darü’l-Hilâfe 
Darü’l-Hilâfetü’l-Âliyye 
Darü’l-İslâm 
Darü’l-Mülk 
Darü’s Saltanatü’l Âliyye 
Darü’s Saltanatü’l Seniyye 
Darü’s-Sâde 
Darü’s-Saltana 
Der-Âliyye 
Dergâh-ı Selâtin 
Der-i Devlet 
Der-i Devlet-i Âliyye 
Der-i Saadet 
Dersâdet 
Eis Tin Polin 
El-Farruk 
Escomboli 
Esdanbul 
Estambol 
Estefanye 
Gosdantnubolis 
Granduye 
Gûlgûle-i Rûm 
Hakanü’l-Bahreyn 
Herakliyon 
Istanbul 
İslâmbol 
İslâmbul 
İstambol 
İSTANBUL 
İstanpol 
İstanpolis 
İstanpul 
İstefaniye 
İstimboli 
İstimpol 
İstinbol 
İstinbolin 
İstinpol 
İstinpolin 
Kalipolis 
Kanaturye 
Kayser-i Zemin 
Konstantin Opol 
Konstantina el Uzmâ 
Konstantinîyye 
Konstantinîyye el Mahrusa 
Konstantinîyye el Mevkıyye 
Konstantinîyye’t-ül Mahrusat-ül Mahmiyye 
Konstantinobolis 
Konstantinopol 
Konstantinopol 
Konstantinopolis 
Konstantinu K’alak 
Konstantinu Polis 
Konstantinye-i Kûbra 
Kospoli 
Kostin 
Kostyantine Grad 
Kostye 
Kunstantinîye 
Kustantıyniyye 
Mahmiyye-i İstanbul 
Mahrûsa-i İstanbul 
Mahrûsa-i Saltanat 
Mahrûse 
Makarr-ı Saltanat 
Makedonya 
Megapolis 
Miklagord 
Miklagrad 
Nea Roma 
Nesa Romes 
Nor Harmn 
Nor-Hromn 
Nova Roma 
Pây-i Taht 
Pây-i Taht-ı Saltanat 
Polis 
Pozanta 
Pozantyam 
Roma Konstantinum 
Roma Nova 
Sakalye 
Secunda Roma 
Sitanbul 
Stanbolu 
Stenpolis 
Stimbol 
Stinpol 
Stinpoli 
Stinpolis 
Sultanü’l-Berreyn 
Südde-i Saadet 
Südde-i Saltanat
Şehir 
Şehr-i Âzâm 
Şehr-i Konstantin 
Taht-ı Rûm 
Tarigrad 
Tekfûriye 
Tsargorad 
Tsargorod 
Tsargrod 
Tsarigrad 
Urbis İmperiosum 
Urbs 
Ümmüd’d-Dünyâ 
Vezendovar 
Vizantion 
Vizendovar 
Vizendovina 
Vizendoyne 
Yağfurye 
Yankoviçe 
Yeditepe 
Zavegorod


Devamını Oku...

Mardin Turkey

Yazar Unknown 0 yorum
Genel Bilgiler
 Mardin
Yüzölçümü: 8.891 km²
Nüfus: 705.098 (2000)
İl Trafik No: 47
Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.
İLÇELER:
Mardin ilinin ilçeleri; Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur ve Yeşilli 'dir.
Kızıltepe: Kızıltepe Mardin'in güneybatısında yer alır. Artuklu ihtişamını yansıtan Ulu camii, Taşköprü, Tarassut Kulesi Şahkullubey Kümbeti, Harzem Harabeleri günümüze kadar ayakta kalan tarihi hazinelerdir.
Mazıdağı: Sümerler devrinden beri mesken olduğu tahmin edilir. 50 metrelik bir tepenin üstünde bulunan Dermetinan Kalesi, Sultan Şeyhmus, Pir Hattap Türbeleri önemli ziyaret yerleridir. Zambırhan ve Asrihan iki mağaraları Taş Devrinden kalmadır.
Midyat: Mardin'in bu çok önemli ilçesi gümüş işçiliğiyle ünlüdür. El sanatları açısından önemli bir yöre olan ilçe turistik açıdan oldukça çekicidir. İlçenin 18 km. doğusunda bulunan Deyrulumur Manastırı M.S.397 yılında inşa edilmiştir.
Nusaybin: Dünyaya ışık tutacak Medeniyetler tarihine yeni bir sayfa açacak Gınnavas Höyüğü buradadır. Morin Şehir Kalıntısı, Morin Kalesi, Dimitros Kalesi, Mor Ambaham Manastırı, Yeni Kale, Şirvan Kalesi, Mor Yakup Kilisesi ve kilisenin 5-6 metre derinlikte bulunan zemin katta Mor Yakup Mezarı, Mor Evgin Manastırı, Mor Yuhanna Kilisesi, Üzüm suyu kanalı, Selman-i Pak, Şeyh Ali Tepesi, Pir Kemal Türbesi, Arap Kışla, Bağdat Köprüsü, Tak-ı Zaferin önemli tarihi yerlerdir. Zeynel Abidin Camisi, Hz. Muhammed' in 13. torunlarından olan Zeynel Abidin ve onun kız kardeşi Zeynep'in türbelerinin bulunduğu ilçenin en önemli camisidir.
Ömerli: Asurlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türk İslam Devletlerinin hakimiyetlerinin bıraktığı antik değerler, Ömerliyi zengin kültür merkezi kılmaktadır. Fafah Kalesi, Beşikkaya Harabeleri, Göllü Harabeleri ve merkezde bulunan Kilise Harabeleri görülmeye değerdir.
Yeşilli: Mardin merkezinin kuzeydoğusunda yer alan Yeşilli, doğanın cömertçe oluşturduğu yemyeşil bir vadinin içinde mesire yerleriyle ün salmıştır. Romalılar devrinde yapılmış su kanalları, çeşmeler, bentler ve değirmenler görülmeye değerdir.




Devamını Oku...

Alanya Castle

Yazar Unknown 0 yorum
Denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği ve doğal korunaklı oluşu nedeniyle tarih boyunca kesintisiz yerleşim görmüş olan Alanya Kalesi, Anadolu'yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş, en iyi korunmuş Ortaçağ kalelerinden birisidir. Kale, 6,5 km'yi bulan surlarının uzunluğu, 140'ı bulan burçları, içindeki 400'e yakın sarnıcı, görkemli, yazıtlı ve bezemeli kapıları ile bir açık hava müzesi görünümündedir. Surlar Kızılkule'den başlayarak planlı bir şekilde Ehmedek, İç Kale, Adam Atacağı, Cilvarda Burnu Üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu'na inerek Tophane ve Tersane'yi geçip başladığı yer olan Kızılkule'de son bulur.


Sanal Tur





Devamını Oku...

Ankara Citadel (Hisar)

Yazar Unknown 0 yorum

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kentte askeri bir garnizon bulunduran Hititler tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Ama bu düşünce arkeolojik verilere dayanarak doğrulanmamıştır. Hititlerden bu yana hep aynı yerde bulunan, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular dönemlerinde birçok kez onarılan Ankara kalesi, tepenin yüksek bölümünü kaplayan iç kale ve çevresini kuşatan dış kaleden oluşur (dış kalenin 20'ye yakın kulesi vardır). Dış kale eski Ankara şehrini çevirir. İç kale yaklaşık 43.000 km2'lik bir yer kaplar. 14-16 m yüksekliğindeki duvarların üstünde çoğu 5 köşeli 42 kule vardır. Dış surları kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 350 m, batı-doğu doğrultusunda ise 180 m. boyunca uzanır. İçkalenin güney ve batı duvarları bir dik açı oluşturur. Doğu duvarı tepenin girinti çıkıntılarını izler.Kuzey yamaç ise farklı tekniklerle yapılmış duvarlarla korunur.Koruma düzeninin en ilgi çekici yanı; doğu,batı ve güney duvarları boyunca 15-20 m.'de bir yer alan 42 tane beşgen burçtur. Dışkale ile içkale,doğuda Doğukalesi'nde batıda hatip çayına bakan yamaçta birleşir. İçkale'nin güneydoğu köşesinde ise kalenin en yüksek yeri olan Akkale (Halk arasında Alitaşı)yer alır. Dört katlı olan iç kale Ankara taşından ve toplama taşlarla yapılmıştır. İç kalenin iki büyük kapısı vardır. Biri dış kapı, diğeri ise hisar kapısı adını taşır. Kapı üzerinde bir de İlhanlılar'a ait kitabe bulunur. Kuzeybatı kısmında Selçukluların yaptırdığını gösteren bir yazı bulunmaktadır. Duvarların alt bölümü mermer ve bazalttan yapılmıştır, üst kesimlerine doğru bloklar arasında tuğla bölümlerin büyük ölçüde zarar görmesine karşın, iç kale bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. VIII ve IX.yy'larda kent istilalara uğrayınca, kaleyi hızla onarmak için, o sıralarda yıkıntı halinde olan Roma anıtlarının mermer blokları, sütun başlıkları, su yollarının mermer olukları kullanılmıştır. (bunlara özellikle iç kalenin güney yönünde rastlanır)
                Kale tarih içinde çeşitli dönemler yaşamıştır. İ.Ö. 2. yy. başında Romalıların Galatya'yı ( Ankara yöresi) işgalinden sonra kent büyüyerek kale dışına taştı. Roma İmparatoru Caracaila İ.S. 217' de kalenin surlarını onarttı. 222 - 260 arasında İmparator Severus Alexander ve Velerianus, Perslere yenilince kale kısmen tahrip edildi. 7. yy ' ın 2. yarısından sonra Romalılar kaleyi onarmaya başladı. İmparator Konstantinos 688'de dışkaleyi yaptı. IV. Leon ise 740' da kale duvarlarını onartırken içkale surlarını da yükselmiştir. İmparator Nikephoros ve İmparator Basileios da 9.yy' da kaleyi onarttılar.



                Ankara Kalesi 1073' de Selçukluların eline geçti. 1101' de Haçlı komutanı Raimond tarafından alınan kale, 1227' de bir kez daha Selçukluların eline geçti. Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat' ın onarttığı kaleye Sultan II. Keykavus da 1249'da bazı ekler yaptırdı. Osmalılar döneminde onarım görmeyen kalenin surlarını Mısır Valisi M.Ali Paşa' nın oğlu İbrahim Paşa 1832' de onarttı. Surların bazı yerlerinde rastlanan sütun başlıkları, lahit ve heykel parçaları, onarımlarda toplama malzemeden yararlanıldığını gösterir.
Devamını Oku...

Anıtkabir’in Yeri Nasıl Seçildi?

Yazar Unknown 0 yorum

Atatürk ölünce, O’na ululuğuna yakışır bir anıtmezar yaptırılması düşüncesi, bütün ulusumuzun ortak bir isteği olarak ortaya çıktı. Atatürk, ölmeden önce, kendisi için bir mezar yaptırmamıştır. Halbuki, bu gelenek bizde çok yaygındı.
Atatürk isteseydi, kendisi için büyük, gösterişli bir anıtmezar yaptırabilirdi. Bunun için yeterli geliri vardı. Fakat o, ölmeden önce bütün malını, mülkünü, parasını ulusuna bağışladı. Atatürk bir başkanın, bir devlet adamının zorlamalarla büyük olamayacağına, saygı göremeyeceğine inanıyordu. Ona göre bir lider, yurduna ve ulusuna büyük hizmetler etmiş ise, ulusu onu unutmazdı. Atatürk yurdunu düşmanlardan kurtarmış, ulusunu çağdaş uluslar arasında hatırı sayılır bir seviyeye çıkaran bir çok inkılaplar yapmıştır. Türk ulusu dünyanın en vefalı ulusu idi. O, büyük kurtarıcısını unutmayacaktı. Ata, kendisine mazar yaptırmadığı gibi, gömüleceği yer içinde vasiyette bulunmamıştı.
1923 yılında, bir akşam yemeğinde, esmi Mısırlıların mumya yapmaları konuşulurken söz, Atatürk’ün mumlayanması ihtimaline gelmişti. Atatürk:
“Elbet birgün öleceğim, beni Çankayaya gömer, hatıramı yaşatırsınız.”
Demiş, biraz sonra da:
“Beni milletim nereye isterse oraya gömsün. Fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer, Çankaya olacaktır.”
Diye eklemişti.
Gene bir akşam, sofrada, Ata’nın ölümlü oluşu söz konusu olmuş, gömüleceği yer üzerinde durulmuştu. Atatürk’ün arkadaşlarından biri, Ulus Meydanı’ndan İstasyon’a giden yol üzerinde, dört yolun kavşağındaki yuvarlak yerin mezar için çok uygun olduğunu ileri sürmüştü. Ata:
“İyi ve kalabalık bir yer. Fakat ben böyle bir yeri milletime vasiyet edemem”
demişti.
O akşam sofrada bulunanlardan Recep Peker, Atatürk’ün yurdumuzun sınır boylarından getirilecek topraklar içine yatırılmasını ileri sürmüştü. Atatürk, Recep Peker’in bu düşüncesinden çok duygulanmış ve Bayan Âfet’e:
“Bunu Unutma!…”
demişti.
Bu hatıralardan anlaşılıyor ki, Atatürk gömüleceği yer konusunda kesin bir düşünce ileri sürmemiş, bir vasiyet yapmamıştı. Atatürk’e yakınlıkları bilinen yazarlar da bu konuda bir şey yazmamış, söylememişlerdi. Atatürk, Çankaya’yı çok severdi. Konuşmaları sırasında hatıralarının Çankaya’da yaşayacağını söylemişti. Üstelik yıllarca Atatürk’le birlikte bulunan Sayın Prof. Âfet İnan, Atatürk’ün “Beni milletim nereye isterse oraya gömsün…” dediğini açıklamakta idi. Büyük önderin gömüleceği yeri milleti seçmeliydi.
ÖZEL BİR KOMİSYON
Atatürk’e yüce kişiliği ile oranlı bir anıtmezar yaptırılması düşüncesi, ulusun ortaklaşa bir isteği olarak ortaya çıktığı sırada hükumet bu konuda özel bir komisyon kurdu.
ATATÜRK’ÜN YATTIĞI YER TÜRK ULUSU’NUN KALBİDİR
Atatürk için büyük bir anıtmezar yaptırılmasına karar verildikten sonra ilk iş, bu anıtın yerinin seçilmesi idi. Bunun için komisyon, yerli ve yabancı ünlü kişilerin, özel ve tüzel kurumların düşncelerini sordu. Bu arada, o sıralarda yurdumuzda çalışan ve Ankara’nın ilk bayındırlık projesini yapan ünlü şehircilik uzmanı Prof. Jansen’e, yeni Büyük Millet Meclisi’nin mimarı Prof. Holzmeister’e, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mimarı Prof. Taut’a ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde Prof. Belling’e de baş vuruldu.
Atatürt Anıtkabir’I için şu yerler ileri sürülüyordu:
  • Çankaya
  • Etnografya Müzesi
  • Büyük Millet Meclisi’nin arkasındaki tepe (Kabatepe)
  • Ankara kalesi
  • Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa)
  • Eski Ziraat Mektebi
  • Gençlik Parkı
  • Altındağ (Hıdırlıktepe)
  • Gazi Orman Çiftliği
Atatürk’ün yatırılacağı yerin seçilmesi basında, aydınlar ve hatta halk arasında derin ilgi uyandırmıştı. Büyük kurtarıcı için en uygun yerin seçilmesi ve O’nun büyüklüğü ile oranlı bir anıtın ortaya konulması isteniyordu.
GAZİ ORMAN ÇİFTLİĞİ
Anıtkabir için Gazi Orman Çiftliği’ni ileri sürenler, en çok bu yerin yeşilliğini, gezi yeri oluşunu ve Atatürk’ün, kendisi tarafından kurulan bölgeye gömülürse, yaşadığı zamana ait anılarının içinde mutlu olacağını savunuyorlardı.
Buna krşı olanların düşünceleri şöyleydi:
Gazi Orman Çiftliği, gazinoları, bahçeleri ve türlü eğlence yerleri ile, Ankara halkının belli başlı bir gezi yeri olmuştu. Atatürk’ü buraya gömmek, burada kaynayan neşeli hayatı söndürebilirdi. Gerçekten bir hayat kaynağı olan ve ölmüş sanılan bir ulusu canlandıran Atatürk’ün ölüsü, daha sessiz bir yere yatırılmalıydı. Çünkü Ata, Orman Çiftliği’ni bir mezarlık değil, bir dinlenme ve eğlence yeri olarak yaptırmıştı.
ALTINDAĞ
Altındağ gerçekten bu bölgenin en yüksek tepesidir. Tepe, şehrin her yerinden ve çok uzaklardan görünmesi bakımından bir anıt yapmaya elverişlidir. Fakat Altındağ, çok dik bir tepedir. Bu dik yamaçlara halkın çıkması zordur. Bundan başka Atatürk gibi bir büyük devlet adamının şehrin ortasındaki bir tepeye gömülmesi, gelenek dışıdır. Bu mahsurlardan ötürü, Altındağ teklifi fazla itibar görmemiştir.
ZİRAAT MEKTEBİ
Buraya yapılacak anıt­, ne kadar büyük olursa olsun, tepeler arasında istenilen gösteriş, ululuk sağlanamayacaktı. Bundan başka, Atatürk’ün Ankara’ya gelişi bir başlangıç sayılsa bile, ölümü, bir “son” değildi. Çünkü Atatürk, yeni Türkiye’yi ölmez değerler, düşünceler üzerine kurmuştu. Ölen, Atatürk’ün sadece “fani vücudu” idi. O’nun ortaya koyduğu ilkeler, ölümsüzdü. Bundan başka, Ziraat Mektebi’nin bulunduğu yer, şehre uzaktı. Bundan ötürü, Anıtkabir’in burada yapılması uygun görülmedi.
KABATEPE
Anıtkabir için, yeni Büyük Millet Meclisi’nin arkasındaki Kabatepe de teklif edilmişti. Burayı ileri sürenlerin başında Büyük Millet Meclisi’ni yapan ünlü mimar Prof. Holzmeister vardı. Bu ünlü mimar, Atatürk’ün sağlığında Çankaya Köşkü’nü yapan sanatçılardan biriydi. Fakat Kabatepe, komisyonda tutulmadı.
BAKANLIKLAR
O zamanlar, şimdiki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bulunduğu arsa boştu. Komisyon’a, Anıtkabir’in bu arsaya kurulması da teklif edildi. Fakat bu yer, şehrin ortasında ve günlük hayatın en işlek bir alanı olduğu için uygun görülmedi.
ANKARA KALESİ
Ankara Kalesi, bu bölgenin yüksek yerlerinden biridir. Burada yapılacak anıt, çok uzaklardan görülebilir. Kale, başkentin sembolüdür. Kurtuluş Savaşı’nda Ankara Kalesi, halk türkülerine bile girmiştir. Bundan başka, kale, şehrin tarih bakımından ünlü bir anıtıdır. Atatürk’ü bu tarih hazinesine yatırmak, O’nun yüce kişiliğine çok uygun düşer.
Türk Ulusunun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Atatürk, yeni bir çağ açmış olan bir başkandır. O, Türk Ulusunun geçmişinden çok geleceğini temsil eder. O’nun koyduğu ilkeler, gelecekte daha mutlu olmamız için yapacağımız işlerde bize ışık tutar. Bundan ötürü Atatürk’ü görevini tamamlamış tarihî, eski bir anıtın içine gömmek doğru değildir. O, tek başına bir değerdir. Başka bir tarihî desteğe ihtiyacı yoktur.
Anıtkabir Komisyonu, birçok bilim adamlarının ileri sürdükleri bu düşünceleri uygun buldu. Bundan ötürü Anıtkabir’in Ankara Kalesi’nde yapılmasından vazgeçildi.
ÇANKAYA
Atatürk, uzun yıllar Çankaya’da oturmuştur. Çankaya, o’nun anıları ile doludur. Ata, Çankaya’yı çok severdi. O, “Benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya’dır.” Demiştir. Bu sözler bir vasiyet sayılmalıdır. Türk Ulusunun Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve daha sonraki intılaplarımızın plan ve programları burada hazırlanmıştır. Anıtkabir Çankaya’da yapılmalı; Ata’nın anıları canlı tutulmalıdır.
Bu teklifi, birçok fikir adamları ve bu arada birçok yazarlar destekliyorlardı. Anıtkabir’in Çankaya’da yapılmasına karar verilmek üzereydi.
BÜYÜK KOMİSYON
Anıtkabir’in kurulacağı yerin kesin olarak tespiti için Büyük Millet Meclisi’nde 17 kişilik bir üst komisyon kuruldu. Başbakanlıktaki komisyona, bu konuda gelen teklifler, dosyalar hâlinde düzenlenmiş, Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmişti. Komisyon üyeleri, dosyaları incelemişlerdi. Anıtkabir’in ya Çankaya’da ya da Etnografya Müzesi’nin bulunduğu yerde kurulmasına karar verilmek üzereydi. Toplantıda Komisyon Başkanı “Teklif edilen yerleri incelediniz. Üye arkadaşlar başka yerler de arayabilirler” dedi.
Anıtkabir Komisyonu üyelerinden Mithat Aydın, ileri sürülen yerlerin hiçbirini uygun bulmuyordu. Ertesi gün Ankara’nın birçok yerlerini bu amaçla gezdi, inceledi.
RASATTEPE’NİN BULUNUŞU
Aydın Milletvekili olan Yüksek Mühendis Mithat Aydın, otomobili ile çıkamadığı yerlere yayan tırmanıyordu. Etlik’I, Keçiören’I, Cebeci’yi Altındağ’I gezdi. En son, o zamanlar üzerinde birkaç küçük yapı bulunan Rasattepe’ye çıktı. Bu tepe, şehrin ortasındaydı. Çevresi boştu. Burada yapılacak Anıtkabir, çok uzaklardan görülebilirdi.
Mithat Aydın, Komisyonun son toplantısında, Anıtkabir yeri olarak Rasattepe’yi ileri sürdü. Tepenin özelliklerini anlattı. Fakat daha önce Çankaya üzerinde düşünce birliğine varmış olan üyeler, kararlarından dönmüyorlardı.
Aynı gün yapılan ikinci toplantıda, birçok üyeler söz aldılar. En son Süreyya Özgeevren söz aldı. Rasattepe’nin Anıtkabir için çok elverişli özelliklerini anlattı ve sözlerini şöyle bağladı:
“Rasattepe’nin bunlardan başka bir özelliği daha vardır ki, hayali genişçe olan her kişiyi derin bir şekilde ilgilendirir sanırım. Rasattepe, bugünkü ve yarınki Ankara’nın genel görünüşüne göre, bir ucu Dikmen’de, öteki ucu Etlik’te olan bir hilal (yarımay)’in tam ortasında, bir yıldız gibidir. Ankara, hilalin gövdesidir. Anıtkabir’in burada yapılması kabul edilirse, şöyle bir durum ortaya çıkacaktır: Türkiye’nin başkenti olan Ankara şehri, kollarını açmış Atatürk’ü kucaklamış olacaktır. Atatürk’ü böylece bayrağımızdaki yarımayın (hilal) yıldızının ortasına yatırmış olacağız. Atatürk, bayrağımızla sembolik olarak birleşmiş olacaktır! Ben bu açıklamayı, birçok aydın kişilere ve bu arada Hüseyin Cahit Yalçın’a da yaptım. Bu büyük fikir adamı “Atatürk’ün yatacağı yerin böyle açıklanmasında, gelecek nesilleri teşvik etmek bakımından büyük faydalar vardır.” Buyurmuştur. Atatürk Anıtkabir’I için Rasattepe’ye oy verecek olanlar, Atatürk’e olan minnet borçlarını ödeme yolunu tutmuş olurlar!.”
Süreyya Özgeevren’den sonra İçel Milletvekili Emin İnankur söz aldı ve bir anısını anlattı. Emin İnankur, eski bir öğretmendi. Atatürk, onu çok severdi. Ata çok defa onu yanına alır, şehri birlikte gezerlerdi. Gene bir gezide yolları Rasattepe’ye düşmüştü. Atatürk, şehrin buradan seyrettikten sonra Emin İnankur’a dönmüş ve:
–Bu tepe ne güzel bir anıt yeri!…demişti.


Emin İnankur’un ve Süreyya Özgeevren’in bu açıklamalarından sonra, Rasattepe’yi beğenenler çoğunluğu sağladılar. Anıtkabir’in Rasattepe’de yapılması, büyük çoğunlukla kararlaştırıldı. Karar, hükümete bildirildi. Rasattepe 15.6.1939’da bedeli ödenerek kamulaştırıldı.
Devamını Oku...